19 Ekim 2010

Kadınlara Yönelik Suçlara, Tacize, Tecavüze Ortak Olmayın!

MEDİZ Basın Bülteni / 19.10.2010

Yeniden, Medyaya Çağrı:

Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisinin yapımcı-yayıncılarına ve dizideki tecavüzü komedi malzemesi yapan Habertürk'te yayınlanan Gölgede Muhabbet programını hazırlayanlara ve bu vesileyle tüm medyaya, 2 yıl sonra, bir kez daha çağrımızı yineliyoruz:

Kadınlara Yönelik Suçlara, Tacize, Tecavüze Ortak Olmayın!

21.11.2008 tarihli MEDİZ basın Açıklaması'ndan:

“Kadınlara yönelik, tecavüz gibi cinsel suçların medyada hala pornografik reyting-tiraj malzemesine dönüştürüldüğü, suçun işlenişine dair her tür detaya yer verilen, hatta mağdur kadınların fotoğraflarla metalaştırılarak, haklarındaki tüm detayların ifşa edildiği haberleri, bizler, dehşetle izliyoruz! Ama yalnızca dehşetle izlemekle kalamayız! Başta medya mensupları olmak üzere bu toplumda yaşayan her kişi bu dehşeti sona erdirmekle sorumlu... Suç İşliyorsunuz!...Tecavüzün verdiği hasarı artıracak, tecavüze ortak olacak her tür yayın da kamuya karşı bir işlenmiş bir suçtur!... Tecavüze Ortak Oluyorsunuz!...Başta yöneticiler ve editörler olmak üzere tüm medya mensuplarını bu hususları uygulamak konusunda sorumlu davranmaya, tecavüze ortak olmamaya çağırıyoruz.”

Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisinin yapımcı-yayıncılarına ve dizideki tecavüzü komedi malzemesi yapan Habertürk'te yayınlanan Gölgede Muhabbet programını hazırlayanlara ve bu vesileyle tüm medyaya, 3 yıl sonra, bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: Tecavüze Ortak Olmayın!

Fatmagül'ün Suçu Ne? dizisi maalesef internette dolaşan ve yine maalesef çok tıklanan tecavüz görüntüleri ile gündeme geldi. Bu görüntülerin internette nasıl yayıldığına, dizinin yapımcı ve yayıncılarının bununla ilgisi olup olmadığına dair merakımız bir yana bu görüntülerin dolaşımını durdurmak yapımcı ve yayıncıların sorumluluğu değil midir? Bu konuda, yapımcı ve yayıncıların böyle bir tanıtımı etik bulmayarak, müdahale etmesini beklerken Habertürk'te yayınlanan Gölgede Muhabbet programında, maalesef, tecavüzün bir spor aktivitesi gibi kurgulanarak komedi unsuru yapıldığı bir parodi izledik. Bu parodiyi hazırlayanlar, Ali Poyrazoğlu, Habertürk yönetimi ve dizinin yapımcı-yayıncılarına yönelik yeni bir çağrımız yok! Sadece, bu sorumsuzluklarıyla ortak oldukları tecavüz, taciz ve kadınlara yönelik suçların, kadınlarda ve tüm toplumda yarattığı hasarı anlamak için, ilgili istatistiklere, davalara göz atmalarını; bu vakalardan zarar gören, hatta hayatını kaybeden kadınların hikayelerine, onların yakınlıklarının tanıklıklarına kulak vermelerini öneriyoruz. Ve soruyoruz: gerçekten elde edilen reytingin bu kadar kadının hayatına değdiği kanısında mısınız?

MEDİZ-Kadınların Medya İzleme Grubu
İletişim:
Tuğçe Canbolat
Tel: (212) 251 5994
Faks: (212) 251 6457
GSM: (535) 566 6048
E-posta: mediz@mediz.org
Web: www.mediz.org

11 Temmuz 2010

yahoo'dan yeni uygulama: siz bir yazin biz iki gonderelim

2007'den bir alinti

"evet bu yahoo teknolojisi de kafayi siyirdi sonunda
hem maillerden iki tane geliyo
hem de bir tane mail hep okunmamis oluyor

kissadan hisse: the rest is still unwritten
yani bazen bittigini dusunsen de aslinda okunmamis bir mail duruyordur evrende bir yerde.

Wednesday, January 24, 2007 2:58 PM"

20 Ocak 2010

You Can Tell It To Everybody

ekibe katılan her genç festivalci kendi festivalini yapmayı umut eder. eskilerden de destek verenler çıkar. birlikte başka bir festival yapacaklardır. aslında eskiler olmayacağını bilir ya bi umut işte... neyse sonra olmaz o iş tabi. ekip dağılır zamanı gelince. sonra yeni bir genç gelir aynı heves yeniden yeşerir. aslında örnekleri de yok değil ama ben yine de derim ki festival yapacağınıza yeni bir sinemaya heves edin. o zaman belki ben de hevesli gençlerden olabilirim.

böyle alakasız başlık ve içerik de hiç sevmem ya aslında. neyse toparlarım umarım.

13 Ocak 2010

Bir Sana Bir de Bana

artık twitter hesabımız olmadığına göre yukardaki o linki kaldırmak gerek. yazan herkes okunmak ister illa ki diye düşünüyorum ama fazla takipçi de insanı rahatsız edebiliyormuş. bir de herşeyi de paylaşmaya gerek yok di mi. en azıdan bir süre. "şartlar olgunlaşana kadar" bırak içindekiler içinde kalsın dedim kendime. (ya da bildiğin vaktim yok kendime havalı bir sebep bulmaya çalışıyorum) oysa tam da bugün ne güzel tespitim gelmişti. 2009 yılı sinemada belgesel ve kurmacayı karıştırarak geçmiş. kimi amatör oyuncu kullanmış, kimi video-belgesel görüntüler eklemiş, kimi kurmaca karakter eklemiş belgeseline.

sonra yine bugün "uluslararası" olsan bile ne çok sinema işi kaçırdığımızı düşündüm. bugün öğrendim uzak diyarlardan, şu an adını anamadığım bir adam, köyünün/kasabasının her köşesinde film gösterimi yapmak için uğraşıyormuş. ne güzel bir örnek. hiç öyle "modern" bir yer de değil. ben de diyorum ki işte herşey de istanbul da olmak zorunda değil, şartları zorlamak gerek. herkes de festival yapmasın biri de sinema  kursun mesela, en bağımsızından. keşke bu işe biraz inansam da ben de benzer bir oluşumun içinde olabilsem.

İzleyiciler